Bilimadamları "Bu Ülke" ve "Bu Millet"in Gizemini Çözdü

Uyarı: Mizah içerir, tamamen kurgudur.

Yazar: Alper Kaya

Dünyanın bir köşesinde, bilim insanları efsanevi bir muamma ile karşı karşıya kaldılar.

Tüm dünya ülkelerinin liderleri kendi halkına “ülke adı” veya “halkın milli kimliği” ile hitap etmekteydi: “Japonlar”, “İngilizler”, "Ruslar", “Fransızlar” ve diğerleri.

Ancak dünya ülkelerinin birinde kendi halklarına hitap eden politikacılar sadece ve ısrarla "bu millet" diyordu ve milletin adını söylemiyordu.

Ve aynı şekilde, ülkesinin adını gizli tutuyor ve gizemli bir biçimde “bu ülke” ifadesini kullanıyordu.

Bilim adamları siyasi konuşma ve metinlerde “bu millet” gibi belirsiz, işaret zamiriyle yapılan doğrudan hitaba daha önce hiç rastlamamışlardı.

Önce bu durumu bir tür frekans paraziti sandılar.

Ama yayınları takip etmeye devam ettikçe, bu gizemli dilin ardında derin bir bilinmezlik olduğunu anladılar.

“Bu ülke” hangi ülkeydi?

Neden kendi adını saklıyordu?

Ve “bu millet” tam olarak hangi milletti?

Bu sorular, modern bilimin sınırlarını zorlayan bir bilmecenin kapılarını araladı.

Arkeologlar toprak altından değil, medya metinlerinden ipuçları aradı.

Uydu görüntüleriyle haritalar tarandı, yapay zekâ algoritmalarıyla milyonlarca konuşma analiz edildi.

Sosyologlar, dilbilimciler ve siyaset bilimciler birleşti; bu gizemi çözmek için uzun yıllar süren araştırmalar yaptılar.

Araştırmaların sonunda ulaşılan sonuç, hem şaşırtıcı hem de ironikti:

Bilim adamları yıllardır kendini “bu ülke” diye saklayan ülkenin "Türkiye Cumhuriyeti" olduğunu, "bu millet" ile hitap edilenin "Türk Milleti" olduğunu tespit ettiler.

Çalışma bulgularının doğruluğunu kontrol etmek için Türkiye'ye gelen bilim adamları, çeşitli siyasi mitingleri izleyerek ve "bu millet" ve "bu ülke" kavramlarının gerçekten siyasi meydanlarda kullanıldığını doğrudan gözlem ile de belirlemiş oldular. Böylece bu hitap biçiminin dünyada yalnızca Türkiye'ye özel olduğu konusunda herhangi bir şüphe kalmadı. Olayın medya yayınlarındaki frekans parazitinden kaynaklanmadığı ispat edilmiş oldu.

Çalışma bulguları bir çok uluslararası dergide yayınlandı. 

Siyasetçilerin bunu neden yaptıkları ise henüz çözülemedi. Sosyologlar ve siyaset bilimciler konunun bu boyutu üzerinde araştırmalara devam edeceklerini açıkladı.