“Hür” ve "Hürriyet" Sözcüklerinin Kökeni, Türkçesi ve Dildeki Kullanımı Üzerine

Hür, Özgür, Erkin Ne Demek? Kelime Anlamı

"Hür" Sözcüğü'nün Türk Dil Kurumu'na Göre Sözcük Anlamı

  1. sıfat özgür
  2. zarf özgür bir biçimde

Kökeni: Arapça

Türkçesi: Özgür

Öztürkçesi: Erkin


***

İnceleme

Tevfik Fikret'in şu tümcesini kökenbilim açısından inceleyerek başlayalım:


"Fikri hürirfanı hürvicdanı hür bir şairim."


Tümcedeki yabancı dil kökenli sözcükler kırmızı renkli, tek Türkçe kökenli sözcük ise siyah renkli metin ile yazılmıştır.

Tümcede geçen sözcük kökenleri şöyledir. 

  • Fikir: Arapça
  • Hür: Arapça
  • İrfan: Arapça
  • Vicdan: Arapça
  • Bir: Türkçe
  • Şair: Arapça


Tümce Türkçe dilbilgisi yapısıyla Türkçedir ancak neredeyse tamamen Arapça sözcüklerden oluşmaktadır!


- "Sevgili Tevfik Fikret, "dili tutsak" demeyi unutmuşsun! Şöyle diyebilirdin:"

- "Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, dili tutsak bir şairim!"


***

Türkçede sıkça kullandığımız sözcüklerden biri olan “hür”, tarihsel ve kültürel bağlamı oldukça ilginç bir sözcüktür. Günümüzde hem resmi dilde hem de edebi metinlerde yer alan bu sözcük, özünde Türkçe olmayan bir kökene sahiptir. Bu nedenle hem kökenini hem de Türkçedeki karşılıklarını irdelemek, ayrıca neden Türkçesi varken yabancı kökenli biçiminin yaygınlaştığını anlamak önemlidir.


1. “Hür” Sözcüğünün Kökeni

“Hür” sözcüğü, Arapça kökenlidir. Arapçada “ḥurr” (حرّ) biçiminde kullanılan bu sözcük;

  • “özgür”
  • “köle olmayan”,
  • “asil, soylu”,
  • “bağımsız hareket eden”

anlamlarını taşır.


Arapçadan Farsçaya, oradan da Osmanlı Türkçesine geçen sözcük, Osmanlı dönemi boyunca “hürriyet” kavramıyla birlikte yaygın biçimde kullanılmıştır. “Hürriyet” sözcüğü özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte politik ve toplumsal bir kavram olarak öne çıkmıştır. Gazetelerden anayasa tartışmalarına kadar pek çok alanda “hürriyet” sözcüğü, Batı dillerindeki liberty ve freedom kavramlarının karşılığı olarak yerleşmiştir.


2. "Hürriyet" Sözcüğünün Kökeni

“Hürriyet” sözcüğü Arapça kökenlidir. Arapça orijinali: ḥurriyyah (حرّية).

  • ḥurr (حرّ) → “hür, özgür, köle olmayan”
  • -iyyah (ـية) → Arapçada soyut isim yapım eki (bizdeki “-lik/-lık” gibi)

Dolayısıyla ḥurriyyah → “özgür olma durumu, özgürlük” demektir.


Osmanlı Türkçesinde bu sözcük özü itibari ile aynen alınmış, ancak “hürriyet” şeklinde telaffuz edilmiştir. Tanzimat’tan itibaren özellikle Batı’daki “liberty, liberté, freedom” kavramlarının karşılığı olarak siyasi bir terim haline gelmiştir.


2. "Hür" ve "Hürriyet" Sözcüklerinin Türkçedeki Karşılığı: “Özgür” ve "Özgürlük"

Türkçede “hür”ün karşılığı olarak “özgür” sözcüğü vardır. Bu sözcük Türkçe kökenlidir ve iki parçadan oluşur:


  • öz → “kendi, varlık, benlik”
  • gür → “bol, serbest, engellenmeyen, kuvvetli”


Birleştiğinde “özgür”, “kendi varlığını serbestçe ortaya koyabilen, başkasının boyunduruğunda olmayan” anlamını taşır. Bu bakımdan “özgür”, hem Türkçenin iç dinamiklerinden türemiştir hem de Arapça kökenli “hür” sözcüğüyle aynı anlamı taşır.


Günümüzde TDK, “hür” için doğrudan “özgür” karşılığını verir. Ancak buna rağmen “hür” sözcüğü bazı edebi ve politik metinlerde hâlâ varlığını sürdürmektedir.


3. Türkçesi Varken Neden “Hür” Kullanıldı?

Burada devreye dil tarihi, kültür ve ideoloji girer.


Osmanlı’nın dilsel mirası:

Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Farsça ile harmanlanmış bir yazı diliydi. Resmî belgeler, hukuk dili, edebiyat ve medrese kültürü Arapça kökenli sözcüklerle örülmüştü. Bu nedenle “hür” ve “hürriyet” kavramları, özellikle 19. yüzyıl modernleşme hareketleri sırasında çok güçlü bir terminolojiye dönüştü.


Siyasal ve ideolojik etkiler:

Tanzimat ve Meşrutiyet döneminde “hürriyet” kavramı, bireysel ve toplumsal özgürlükleri ifade etmek için sembolleşti. “Hürriyet” gazetesi (1860), “Hürriyet ve İtilaf Fırkası” gibi siyasi hareketler bu kavramı merkezine aldı. Bu yüzden halk arasında bile “hür” ve “hürriyet” sözcükleri yerleşik bir siyasi slogan haline geldi.


Cumhuriyet ve dilde sadeleşme:

Cumhuriyet döneminde dil devrimiyle birlikte Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin yerine Türkçe karşılıklar önerildi. Bu süreçte “hür” yerine “özgür”, “hürriyet” yerine “özgürlük” kullanılması teşvik edildi. Ancak, “hür” sözcüğü eski kültürel birikimden dolayı tamamen terk edilmedi; özellikle edebi üslupta “hür olmak” deyiminin hâlâ kullanıldığı görülmektedir.


Üslup ve Duygusal Bağlam:

Türkçe karşılıkları olmasına rağmen bazı yabancı kökenli sözcükler, tarihsel bir yankı taşır. “Hür” sözcüğü bazılarına göre daha tarihsel tınıya sahiptir. “Özgür” ise daha yeni, sade ve modern bir sözcük olarak hissedilir. Bu yüzden kimi yazarlar ya da konuşmacılar, çeşitli sebeplerle “hür” sözcüğünü kullanmaya devam ederler.


4. Sonuç: Dil, Kimlik ve Seçim

“Hür” ve “özgür” sözcükleri, aynı kavramı farklı kökenlerden ifade eder. Biri Arapça, diğeri Türkçe kökenlidir. Tarihsel olarak “hür”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e siyasi ve kültürel bir miras olarak taşınmış; “özgür” ise dil devriminin ürünü olarak Türkçenin kendi köklerinden doğmuştur.

Bugün dilimizde her iki sözcük de vardır; ancak kullanım alanları farklılaşabilir.

Resmi ve modern dilde “özgür, özgürlük” daha yaygındır.

Edebi, tarihsel ya da siyasi söylemde ise “hür, hürriyet” hâlâ canlıdır.


Bu durum, Türkçe üzerindeki tarihsel ve kültürel etkileri de yansıtır. 


1. “Özgür” Sözcüğünün Kökeni

“Özgür” sözcüğü tamamen Türkçe öğelerden yapılmıştır:

  • öz → “kendi, varlık, benlik”
  • gür → “bol, serbest, engellenmeyen, güçlü”

Bu birleşim, “kendi benliği serbest olan, başkasının boyunduruğunda olmayan” anlamını verir.


2. Eski Türkçe'de Durum: "Özgür" Sözcüğünün Öztürkçe'deki Karşılığı

Eski Türkçede “öz” sözcüğü zaten vardı: “benlik, şahıs, kendi”.

“Gür” sözcüğü de “çok, kuvvetli, serbestçe” anlamlarında bulunuyordu.

Ama “özgür” birleşik biçimi Eski Türkçede tespit edilmiyor. Yani Orhun Yazıtları, Uygur metinleri ya da Divânu Lugâti’t-Türk gibi kaynaklarda doğrudan “özgür” sözcüğüne rastlanmıyor.


3. Cumhuriyet dönemi ve Dil Devrimi

Dil devriminde, Osmanlıca’daki Arapça kökenli “hür” ve “hürriyet” sözcüklerinin yerine Türkçe karşılık bulma arayışı vardı. Bu süreçte, eski Türkçede var olan unsurlar kullanılarak yeni birleşik sözcükler türetildi. İşte “öz” ve “gür” öğelerinin bir araya getirilmesiyle “özgür” yeniden canlandırıldı ve yaygınlaştırıldı.

Yani “özgür” sözcüğü;

  • Eski Türkçedeki köklerden gelir.
  • Ama birleşik olarak kullanımı modern dönemde, özellikle 1930’larda dil devrimi sırasında türetilmiştir.


4. Sonuç

Özetle:

“Özgür” tamamen Türkçe öğelerden yapılmış bir sözcüktür.

Ancak Eski Türkçede birebir bu biçimde kullanılmamış, Cumhuriyet’in dilde sadeleşme hareketiyle birlikte türetilmiş ve yerleştirilmiştir

Bu yüzden hem “yeni”dir hem de “eski”ye dayanır: kökleri eski Türkçeden gelir ama birleşik sözcük olarak modern dönemin ürünüdür.


1. Osmanlı Döneminde Durum

Osmanlı toplumunda “köle olmayan” için Arapça kökenli sözcükler kullanıldı:

  • hür
  • azat (serbest bırakılmış köle)
  • hürriyet (özgürlük)


Bunların Türkçe kökenli bir karşılığı resmî yazı dilinde yoktu. Çünkü Osmanlıca, büyük ölçüde Arapça-Farsça sözcüklerle işleyen bir üst dildi. Halk dilinde ise belki “kendi başına”, “bağımsız” gibi tanımlamalar vardı ama “özgür”ün yerini tam tutan yerleşmiş bir sözcük yoktu.


2. Orta Asya Türklerinde Durum

Göktürk, Uygur ve Karahanlı dönemindeki metinlere bakıldığında, “köle–özgür” karşıtlığı farklı bir şekilde ifade ediliyordu.


  • Köl → “köle, esir
  • Kul → “köle, hizmetkâr” (bugün hâlâ Türkçede “Allah’ın kulu” gibi kullanılır)


Buna karşıt olarak kullanılan kavram:

Erkin / erkinlik → “bağımsız, serbest, köle olmayan, özgür”

Örneğin Orhun Yazıtları’nda “Türk budun erkinlik” (Türk milleti özgürlüğü) ifadesi geçer. Buradaki erkin sözcüğü, bugün de Kazakça, Kırgızca, Özbekçe gibi lehçelerde “özgür” anlamında kullanılmaya devam ediyor.

Yani aslında “özgür” anlamı için Orta Asya Türkçesinde “erkin” çok güçlü bir karşılıktı.


3. Niçin “erkin” değil de “özgür”?

Cumhuriyet döneminde dil devrimi yapılırken, eski Türkçedeki “erkin” sözcüğü de biliniyordu. Hatta 1930’larda TDK yayınlarında “erkin / erkinlik” karşılığı önerildi. Ama günlük dilde tutmadı. Bunun birkaç nedeni var:

“Erk” sözcüğü zaten Türkçede “güç, otorite” anlamına kaymıştı; bu da kafa karıştırıyordu.

“Erkin” halk arasında yaşayan bir sözcük değildi, daha çok dil uzmanlarının bildiği tarihsel bir sözcüktü.

“Özgür”, halkın kolayca kavrayabileceği, kısa ve kulağa hoş gelen bir birleşim olduğu için yaygınlaştı.


4. Özet

Orta Asya Türkleri “köle olmayan, bağımsız” kavramını “erkin” sözcüğüyle ifade ediyorlardı.

Osmanlı’da ise Arapça kökenli “hür” kelimesi yerleşti.

Cumhuriyet döneminde Türkçe bir karşılık aranınca “erkin” yerine “özgür” türetildi ve tutundu.

Yorumlar

Popüler Yayınlar