Türkçe’nin Zihinsel Evreni ve “Mental Fiiller” Üzerine

Milliyet Yazarı Fazilet Şenol, 17 Mayıs 2025 tarihli yazısında dil bilimci Dr. Kuban Seçkin’in çok ilginç bir tespitini gündeme taşıyor.

Türkçe’nin Zihinsel Evreni ve “Mental Fiiller” Üzerine
ThisIsEngineering

Milliyet Yazarı Fazilet Şenol, 17 Mayıs 2025 tarihli yazısında (“Orhun Yazıtları’nda vardı ama görmedik! 1300 yıldır saklanıyor: ‘Türkün muhteşem zihni”) dil bilimci Dr. Kuban Seçkin’in çok ilginç bir tespitini gündeme taşıyor. Yazıda, Türkçe’de “zihinsel faaliyetleri anlatan özel fiiller” yani mental fiiller üzerine yapılan araştırmalardan söz ediliyor ve dilimizin düşündüğümüzden çok daha katmanlı bir anlam dünyasına sahip olduğu vurgulanıyor.

Şenol, Seçkin’in şu sözünü özellikle öne çıkarıyor:

“Orhun Yazıtları’nda zihinsel faaliyetleri anlatan fiiller vardı ama biz onları görmedik.”

Bu cümle, hem dil tarihimizle hem de zihinsel dünyamızla ilgili büyük bir kapı açıyor. Araştırmalar derinleştikçe, Türkçe gibi köklü bir dilin ne kadar zengin bir bilişsel harita taşıdığını daha iyi fark ediyoruz. Nesnelerin ve hareketlerin yanı sıra düşünme, kavrama, sezme, fark etme gibi soyut süreçleri de çok erken dönemlerden beri ifade edebilen bir dil Türkçe.

“Mental fiil” tamlamasının kendisi bile bir hikâye...

Bu kavramı ilginç kılan bir başka nokta da tamlamanın kendisi. “Mental fiil”, tam karşılığı Türkçe'de zaten bulunan iki yabancı kökenli sözcükten oluşuyor:

“Mental” → Latince kökenli, İngilizce üzerinden dilimize girmiş. Türkçesi “ussal". Ya da Türkçe'de başka bir yabancı dil kökenli (Arapça) sözcük olan “zihinsel” ile karşılanıyor.

“Fiil” → Arapça kökenli. Türkçesi “eylem”.

Yani Türkçe’de karşılığı bulunan iki yabancı sözcük birleşerek Türkçe bir sıfat tamlaması oluşturuyor: "mental fiil". Bu durum hem Türkçe'nin tarih boyunca ne kadar çok dille temas ettiğini hem de kavram üretme biçimimizin ne kadar melez ve yaratıcı olabildiğini gösteriyor.

Bu melezlik, Türkçenin bin yıllara yayılan yolculuğunun izleri.

Ama çok dikkatli olunması gereken bir nokta var: Farklı dillerden alınan sözcükler elbette temasın, ticaretin ve kültürel alışverişin doğal sonucudur. Belli bir ölçüde kullanıldıklarında anlatımı çeşitlendirirler; fakat aşırıya kaçıldığında Türkçenin kendi iç sesini, kendi düzenini ve kök yapısını aşındırmaya başlarlar. Sorun, yabancı kökenli sözcüklerin varlığı değil — onların yerli ve yerleşik Türkçe karşılıklar dururken düşünmeden ve kontrolsüzce tercih edilmesidir.

Dil yalnızca iletişim değil, bir düşünme biçimi

Seçkin’in dikkat çektiği noktalardan biri de şu:

Dil aracılığıyla düşünürüz ve Türkçe düşünmenin kendine özgü yolları vardır.

Türkçe’nin sözcük türetme gücü, ek sisteminin genişliği, fiil merkezli yapısı ve eylemlere yüklediği anlam katmanları, zihinsel süreçleri ifade etmede büyük bir esneklik sağlıyor. Bu yüzden Orhun Yazıtları’nda bile “düşündüm”, “bildim”, “anımsadım”, “irade ettim” gibi soyut kavramlara karşılık gelen fiillerin varlığı şaşırtıcı değil; asıl şaşırtıcı olan, bugüne kadar onları yeterince fark etmemiş olmamız.

Türkçe’nin köklerindeki zihinsel derinlik, bugün yeniden fark ediliyor

Ben de bu yazıyı okurken aynı şeye düşündüm: Araştırmalar ilerledikçe, Türkçe gibi köklü bir dilin “görünenden çok daha geniş bir zihinsel evren” barındırdığı daha net ortaya çıkacak. Bazı kelimeler bize çok sıradan geliyor ama aslında çok eski dönemlerden beri karmaşık düşünme biçimlerini anlatmak için kullanılmışlar.

Türkçe’deki “anımsamak”, “düşünmek”, “sezmek”, “kanıtlamak”, “bilmek”, “sanmak” gibi fiiller yalnızca günlük kullanımda değil, kültürel kimliğin ve zihinsel reflekslerin parçası.

Bu yüzden Dr. Seçkin’in önerdiği şekilde onları yeniden okumak, Türkçe’nin zihinsel topografyasını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.

Türkçe kökleri eski, düşüncesi derin bir dil

Fazilet Şenol’un yazısı, Türkçe üzerine çalışan araştırmacıların açmakta olduğu yeni pencerelere işaret ediyor.


Dilimizin yalnızca bir iletişim aracı değil, binlerce yıllık bir düşünme geleneğinin taşıyıcısı olduğunu hatırlatıyor.

Bu metin bana bir kez daha şunu düşündürdü:
Türkçe, insan zihninin soyut evrenini ifade etmek için çok erken dönemlerden beri güçlü araçlar geliştirmiş bir dil. Araştırmalar genişledikçe bu zenginlik daha da görünür olacak.