“Kanlı Sınırlar” ve BOP: Haritaların Ardındaki Gerçek
2006’da yayımlanan “Kanlı Sınırlar” yazısı ve içerdiği harita, Ortadoğu’nun etnik ve mezhepsel hatlarla yeniden şekillendirilebileceği fikrini gündeme taşımıştı. Aradan geçen yıllar, bölgedeki güç dengesi tartışmalarının hala sürdüğünü gösteriyor.
2006’dan 2025’e, Haritaların Ardındaki Tartışma
2006 yılında Armed Forces Journal dergisinde yayımlanan Ralph Peters imzalı “Blood Borders: How a Better Middle East Would Look” ↗ başlıklı yazı, yalnızca bir fikir yazısı olarak sunuldu ama etkisi bir akademik denemenin çok ötesine geçti. Zamanla, Ortadoğu’nun geleceğine dair yürütülen tartışmaların en çok atıf yapılan metinlerinden biri haline geldi.
Peters, yazısında etnik ve mezhepsel hatları esas alan bir Ortadoğu haritası öneriyordu. Bu taslakta:
- Irak’ın birden fazla yapıya ayrıldığı,
- Suriye ve Suudi Arabistan’ın parçalandığı,
- Türkiye’nin doğusunun “Bağımsız Kürdistan” içinde gösterildiği
bir düzen dikkat çekiyordu.
Bu harita, “uygulanması gereken bir plan" olarak değil; yazarın kendi bakış açısını yansıtan bir kurgu olarak sunulmuştu. Ancak çizilen sınırlar ve kullanılan dil, metnin etkisini akademik bir tartışmanın ötesine taşıdı.
Ralph Peters'ın Haritası

Harita, makale ile birlikte yayımlandı. Bugün hala Armed Forced Journal (AFJ) ↗ üzerinden haritanın "After" bölümüne erişilebilir. AFJ, makale ve haritanın bugün hala AFJ resmi web sitesi üzerinde en çok ziyaret edilen sayfalardan biri olduğunu belirtmektedir.
Wikimedia Commons’ta sunulan harita görseli, orijinal yayının bire bir taraması değil, yıllar sonra çizilmiş bir versiyondur. Fakat bu versiyon, tasarlanan sınır değişikliklerinin ana hatlarını doğru yansıtır.
Kazananlar – Kaybedenler
Peters şöyle bir "Kazananlar - Kaybedenler" listesi bile yapmıştı:
Kazananlar:
Afganistan, Arap Şii Devleti, Ermenistan, Azerbaycan, Özgür Belucistan, Özgür Kürdistan, İran, İslami Kutsal Devlet, Ürdün, Lübnan, Yemen
Kaybedenler:
Afganistan, İran, Irak, İsrail, Kuveyt, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Batı Şeria
Harita Neden Bu Kadar Tartışıldı?
“Kanlı Sınırlar” haritasını tartışmalı kılan şey, yalnızca çizilen sınırlar değildi. Harita, çizdiği sınırların ötesinde, Ortadoğu’daki mevcut devlet yapılarının geleceği hakkında yeni sorular doğurdu. Bu soruların başında, mevcut sınırların ne kadar kalıcı olduğu tartışması geliyordu.
Peters’ın yaklaşımı, bu soruya dolaylı bir yanıt veriyordu:
Toplumlar etnik ve mezhepsel olarak ayrılırsa, yönetilebilirlik artar.
Bu bakış açısı, 2000’li yıllarda gündeme gelen Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tartışmalarıyla birlikte daha geniş bir bağlama oturdu. Resmi söylemde BOP; demokrasi, istikrar ve güvenlik hedefleriyle tanımlanıyordu. Buna karşılık bazı analizlerde, bu tür projelerin bölgedeki devlet yapılarını zayıflatabileceği öne sürüldü.
Bu noktada önemli bir ayrım yapmak gerekir:
Burada söz konusu olan, resmi bir planın varlığına dair kanıtlanmış bir iddia değil, farklı yorumcuların aynı döneme dair yaptığı eleştirel okumalardır.
2016 Tartışması ve Türkiye Algısı
Metni Türkiye açısından daha hassas kılan bir diğer unsur, Peters’ın 2016’daki 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ABD medyasında yaptığı yorumlardır. Bazı yayınlarda aktarıldığı üzere Peters, darbe girişiminin Türkiye’nin otoriter bir İslamcı rejime dönüşmesini — bir İslami diktatörlüğe dönüşmesini — engellemek için son şansı olduğunu söylemiş, darbe girişimcilerini "iyi adamlar" olarak nitelendirecek kadar ileri gitmişti.
"Demokrasi getirme" propagandası yapan bir zihniyet açıkça bir darbe girişimini övüyordu.
Bu tür açıklamalar:
- Türkiye’de egemenlik hassasiyetini artırmış,
- “demokrasi” söylemi ile fiili tutumlar arasındaki farkı tartışmaya açmış,
- Peters’ın bölgeye bakışının tarafsızlığı konusunda soru işaretleri doğurmuştur.
Burada vurgulanması gereken nokta şudur:
Tek bir televizyon yorumundan devlet politikası çıkarımı yapmak doğru değildir. Ancak bu söylemler, ilgili metnin ve haritanın Türkiye’de neden güçlü bir tepkiyle karşılandığını anlamak açısından önemlidir.
Haritada Öne Çıkan Başlıklar
Peters’ın çizdiği harita, şu ana fikirler etrafında şekilleniyordu:
- Etnik ve mezhepsel temelli yeni devletler
- Irak’ın birden fazla “halef yapı”ya ayrılması
- “İslami Kutsal Devlet” gibi sembolik merkezler
- İran, Suudi Arabistan ve Pakistan’da geniş toprak kayıpları
- Azerbaycan ve Ermenistan gibi ülkelerin sınırlarının büyümesi
- Türkiye'nin bölünmesi
Bu başlıkların tamamı, yazarın varsayımlarına dayalı bir tasarımdır. Hiçbiri bağlayıcı bir belge veya uygulanmış bir karar niteliği taşımaz.
Peki Gerçekte Ne Yaşandı?
Aradan geçen yıllarda Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, bu haritanın sık sık yeniden hatırlanmasına yol açtı. Bunun nedeni, sınırların resmen değişmesinden çok, sahadaki fiili durumların karmaşık hale gelmesidir.
Örneğin:
- Irak federal bir yapıya dönüştü. Merkezi yönetim ile bölgesel yapılar arasındaki denge uzun süre tartışma konusu oldu.
- Suriye'de iç savaş çıktı, ülke farklı kontrol alanlarına bölündü.
- Libya’da devlet otoritesinin zayıflaması, müdahale sonrası sürecin en çok konuşulan sonucu haline geldi.
Bu örnekler, “harita uygulandı” anlamına gelmez. Ancak “ulus-devlet bütünlüğünün zayıflaması” tartışmasını canlı tutar.
Türkiye Bu Tartışmanın Neresinde?
Haritada Türkiye’nin doğusunun hedef alan içinde gösterilmesi, Türkiye’de güçlü bir tepkiye yol açtı. Bu tepki yalnızca bir sınır meselesi değildi. Doğrudan egemenlik ve üniter yapı hassasiyeti ile ilgiliydi.
Bazı değerlendirmelerde, Türkiye’nin 2010’lardan itibaren izlediği güvenlik ve dış politika adımlarının, bu tür parçalanma senaryolarına karşı bir “bütünlüğü koruma refleksi” olarak şekillendiği ifade edilir. (Türkiye'nin Suriye sınırı operasyonları, Irak’ın kuzeyinde etkili kontrolü, diplomatik denge politikası gibi.) Bu, farklı görüşlerin de bulunduğu bir yorum alanıdır.
Söylem ile Sonuç Arasındaki Mesafe
Uluslararası aktörler, resmi açıklamalarda sıklıkla “ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı” vurgusu yapar. Buna karşın sahada yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar, bu söylemin sonuçlarla her zaman örtüşmediğini düşündüren örnekler üretmiştir.
Yani söylem başkadır, sonuç başka.
Dış politikada bazen söylem ile sonuç arasındaki mesafe stratejinin kendisidir.
Bu bağlamda “Kanlı Sınırlar” haritası, bazı okumalara göre, örtük kalan niyetleri daha açık bir dille ifade eden bir metin olarak görülür. Bu, bir yorumdur; herkesin aynı sonuca varması gerekmez.
2025’e Gelirken
Bugün Ortadoğu’da sınırlar kağıt üzerinde büyük ölçüde aynı görünse de:
- Irak ve Suriye’nin kuzeyinde özerk yapılar,
- Bölgesel güçler arasında yeni diplomatik yakınlaşmalar,
- İsrail–Arap normalleşme süreçleri
bölgenin dengelerini farklı bir noktaya taşımıştır.
Bu gelişmeler, “haritaların değişmediği ama etkinin değiştiği” bir döneme işaret eder.
Sonuç
Ralph Peters’ın 2006’da çizdiği harita, bugün çoğu zaman bir “fikir deneyi” olarak anılır. Ancak o haritanın temsil ettiği zihniyet tartışması hala günceldir:
Ulusal bütünlük mü, parçalı yapılar mı? Güçlü devlet mi, yönetilebilir alanlar mı?
Türkiye açısından bu tartışmada öne çıkan temel ilke açıktır:
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Bu ilke, bugün yürütülen tartışmaların da merkezinde durmaktadır.