Çin’in İnovasyon Sıçraması: Devlet Destekli Teknoloji Egemenliği ve Türkiye İçin Dersler

Çin’in inovasyondaki yükselişi yalnızca bir sıralama değişikliği mi, yoksa küresel teknoloji dengelerinin kalıcı biçimde yer değiştirdiğinin işareti mi?

Çin’in İnovasyon Sıçraması: Devlet Destekli Teknoloji Egemenliği ve Türkiye İçin Dersler
Çin Küresel İnovasyon Endeksinde Nasıl 10. Sıraya Yükseldi?

Almanya’nın Yerine Geçen Yeni İnovasyon Gücü

2025 yılında Çin, Birleşmiş Milletler’in Küresel İnovasyon Endeksi (Global Innovation Index – GII) sıralamasında Almanya’yı geride bırakarak ilk 10 ülke arasına girdi. İsviçre, İsveç ve ABD’nin ardından gelen bu yükseliş, Çin açısından yalnızca bir sıralama başarısı olarak görülmüyor.

Bu sonuç, uzun süredir uygulanan devlet güdümlü teknoloji stratejisinin sahadaki karşılığı olarak yorumlanıyor. Ar-Ge yatırımlarındaki artış, özel sektör finansmanının genişlemesi ve kamu destekli altyapı hamleleri bu tablonun temel bileşenleri arasında.


Devlet Destekli Ekosistem: “Tam Teknoloji İstifi” Yaklaşımı

RAND Corporation’ın China’s Evolving Industrial Policy for AI raporuna göre Çin, yapay zekâ politikalarını yalnızca uygulama katmanında değil, tam teknoloji istifi üzerinden kurguluyor.

Bu istif içinde şu alanlar yer alıyor:

  • Çip üretimi
  • Hesaplama altyapısı
  • Yazılım ve çerçeveler
  • Model geliştirme
  • Uygulama katmanları

Devletin rolü ise çok katmanlı bir yapı sergiliyor:

  • Araştırma finansmanı ve yetenek yetiştirme
  • Sübvansiyonlu hesaplama kaynakları
  • Veri altyapısına yönelik kamu yatırımları
  • Devlet–özel sektör iş birlikleri

Bu yaklaşım, genç bilim insanları ve mühendislerin erken yaşta sorumluluk almasını da teşvik ediyor.

Reuters’ın 5 Mart 2025 tarihli haberinde bu durum şöyle özetleniyor:

“Çin, genç bilim insanları ve mühendislere yalnızca önemli görevler vermeyi değil, aynı zamanda başarılı olmaları için güçlü bir destek sistemi kurmayı hedefliyor.”

Son Dönem Uygulamaları: Çipler, İttifaklar ve Huawei

2025’in ikinci yarısında atılan adımlar, bu stratejinin kâğıt üzerinde kalmadığını gösterdi:

  • 29 Temmuz 2025 (Reuters): Çinli yapay zeka şirketleri, ABD’nin gelişmiş çip ihracat kısıtlamalarına karşı yerli çip ve yazılım ekosistemi kurmak üzere iki yeni ittifak oluşturdu.
  • 27 Ağustos 2025 (Reuters / Financial Times): Çin, yapay zeka çip üretimini üç katına çıkarma hedefini açıkladı.
  • 18 Eylül 2025 (Reuters): Huawei, yüksek bant genişliğine sahip bellek teknolojisini tanıttı ve yerli Ascend çipleriyle süper bilgisayar kümeleri kurma planını duyurdu.

MERICS’in China’s Drive Toward Self-Reliance in AI raporu, bu süreci şu şekilde değerlendiriyor:

“Model geliştirme ve uygulama katmanları geniş bir kamu-özel ekosisteme açılıyor. Bu yapı, yapay zeka tedarik zincirinde yatay bir dayanıklılık oluşturuyor.”

Çin’in Yenilikçilikte Öne Çıkan Güçlü Yönleri

Çin’in inovasyon performansında belirleyici olan başlıca unsurlar şunlar:

  • Finansman ve risk paylaşımı: Sübvansiyonlar, ulusal fonlar ve kredi destekleri Ar-Ge riskini azaltıyor.
  • Veri ve altyapı entegrasyonu: Veri merkezleri, 5G ağları ve süper bilgisayarlar merkezi stratejiyle uyumlu ilerliyor.
  • Teknoloji egemenliği: Dış baskılar karşısında yerli çözümler geliştirme kapasitesi artıyor.
  • İnsan kaynağı yatırımı: Genç mühendisler için bürokratik engellerin azaltılması inovasyon hızını yükseltiyor.

Karşılaşılan Zorluklar ve Riskler

Bu tabloya rağmen Çin’in önünde önemli sınamalar da bulunuyor:

  • Çip darboğazı: EUV litografi gibi ileri üretim teknolojilerinde dışa bağımlılık sürüyor.
  • Girişimcilik ekosistemi riski: Aşırı devlet yönlendirmesi, uzun vadede rekabeti sınırlayabilir.
  • Jeopolitik baskılar: ABD, Japonya ve AB ile yaşanan gerilimler iş birliklerini zorlaştırıyor.
  • Regülasyon belirsizliği: Bazı alanlarda devlet müdahalesi yenilikçi inisiyatifleri yavaşlatabiliyor.

Türkiye İçin Çıkarımlar: Benzer Bir Yol Mümkün mü?

Çin örneği, devlet, üniversite ve özel sektör arasındaki eşgüdümün nasıl güçlü bir inovasyon ekosistemi doğurabileceğini gösteriyor.

Türkiye açısından öne çıkan başlıklar şöyle özetlenebilir:

  • Stratejik teknoloji alanlarına odaklanma: Yapay zekâ, çip üretimi, kuantum teknolojileri ve savunma sanayi için uzun vadeli planlama.
  • Finansman modellerinin güçlendirilmesi: Devlet garantili fonlar ve teknoloji girişimlerine özel bankacılık mekanizmaları.
  • Genç araştırmacılara yetki ve kaynak: Proje bazlı fonlar ve karar alma süreçlerine katılım.
  • Veri altyapısı ve hukuk: Açık, güvenli ve sürdürülebilir düzenlemeler.
  • Tedarik zinciri dayanıklılığı: Dış baskılara karşı yerli üretim kapasitesinin artırılması.

Küresel İnovasyon Yarışında Yeni Dönem

Çin’in Almanya’yı geçerek ilk 10’a girmesi, küresel inovasyon dengesinin Asya’ya doğru kaydığını gösteren güçlü bir işaret olarak okunuyor. Devlet destekli inovasyon modeli; finansman, teknoloji egemenliği ve insan kaynağını tek çerçevede buluşturuyor.

Bu modelin kalıcı başarısı, yaratıcılık ile bürokratik kontrol arasındaki dengenin korunmasına bağlı. Türkiye açısından ise tablo net: vizyoner ve tutarlı bir teknoloji stratejisi, uzun vadede ekonomik bağımsızlık ve rekabet gücü kazandırabilir.

Bugün Türkiye, 139 ülke arasında 43. sırada yer alıyor; Yunanistan, Hindistan, Malezya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin gerisinde. Bu tablo, yenilikçilik konusunun Türkiye için artık ertelenemez bir gündem olduğunu gösteriyor.
Gelecek kuşakların yaşam standartlarını yükseltmek, gençlerin Türkiye’de yaşama ve Türkiye’de kalma hayali kurmasını sağlamak için, enerjinin ve kaynakların kısır politik çekişmeler yerine uzun vadeli hedeflere yönelmesi gerekiyor.


Kaynaklar

  • Reuters — 2025 yılı içinde farklı tarihlerde yayımlanan haberler (5 Mart, 29 Temmuz, 27 Ağustos, 16 Eylül, 18 Eylül)
  • RAND Corporation — China’s Evolving Industrial Policy for AI
  • MERICS — China’s Drive Toward Self-Reliance in AI