Büyük Ortadoğu Projesinin Gerçek Amaçları

Demokrasi, güvenlik ve kalkınma söylemleriyle sunulan bir proje, sahada neden bambaşka sonuçlar üretti? BOP’un resmî anlatısı ile eleştirel analizler arasındaki bu fark bize ne söylüyor?

Büyük Ortadoğu Projesinin Gerçek Amaçları

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), açıklandığı günden beri tartışılıyor.
Resmî metinlerde proje; demokrasi, kalkınma ve istikrar gibi kavramlarla anlatıldı.
Ancak birçok araştırmacı ve yorumcu, sahada yaşananların bu anlatıyla örtüşmediğini düşünüyor.

Bu yazı, BOP’un resmi söylemini ve eleştirel analizlerde sıkça dile getirilen görüşleri birlikte ele alıyor. Amaç kesin yargılar vermek değil. Amaç, neden bu kadar çok soru sorulduğunu göstermek.


Eleştirel Analizlerde Öne Çıkan Başlıklar

1. Enerji Kaynakları ve Yolları

Ortadoğu ve çevresi, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip bölgelerden biri.

Bu nedenle birçok analizde şu görüş öne çıkar:

  • enerji sahaları,
  • boru hatları,
  • limanlar ve geçiş noktaları

BOP tartışmalarının merkezinde yer alır.

Özellikle Irak’ın 2003’te işgal edilmesinden sonra enerji altyapısında yaşanan değişimler, bu değerlendirmeleri güçlendirmiştir.


2. Bölgenin Siyasi Haritası

BOP tartışmaları sürerken, Amerikan askerî çevrelerinde Ortadoğu’ya dair yeni haritalar da gündeme geldi.

2006 yılında Armed Forces Journal’da yayımlanan ve emekli ABD subayı Ralph Peters tarafından hazırlanan harita, bu tartışmaların en çok konuşulan örneklerinden biridir.

Bu noktada önemli bir ayrım yapılır:

  • Bu harita BOP’un resmî bir belgesi değildir.
  • ABD devleti tarafından kabul edilmiş ya da yürürlüğe konmuş bir plan niteliği taşımaz.

Buna rağmen harita, uzun süre tartışılmış ve birçok analizde anılmıştır.

Çünkü bu ve benzer haritalar analizlerde,

  • Ortadoğu’daki mevcut sınırların sürdürülebilir olmadığı,
  • daha küçük ve etnik ya da mezhepsel temelli yapıların ortaya çıkabileceği

yönündeki fikirlerin askeri ve stratejik çevrelerde dolaşımda olduğunu göstermesi bakımından önemsenmiştir.

Eleştirel yorumlarda, Irak’ın 2003 sonrası yaşadığı parçalı yapı bu çerçevede sıkça örnek gösterilir. Buradaki vurgu, bunun önceden ilan edilmiş bir plan olduğu iddiasına değil; bu yöndeki düşüncelerin belirli çevrelerde tartışıldığını göstermesine yöneliktir.


3. İsrail’in Güvenliği Konusu

BOP üzerine yapılan birçok değerlendirmede, İsrail’in güvenliği ayrı bir başlık olarak ele alınır.

Bu analizlerde genellikle şu noktalara dikkat çekilir:

  • çevre ülkelerdeki istikrarsızlık,
  • büyük ve güçlü devletlerin zayıflaması,
  • güvenlik dengesinin değişmesi.

Bu nedenle Filistin meselesi, Suriye ve Irak’taki gelişmelerle birlikte değerlendirilir.

Bazı uzmanlar, İran ve Türkiye’nin bu tablo içinde daha farklı bir konumda olduğunu belirtir. Bu ülkelerin tarihsel, askerî ve toplumsal yapılarının, diğer örneklerle birebir örtüşmediği sıkça vurgulanır.

Tom Barrack, Orta Doğu üzerine yaptığı değerlendirmelerden birinde şu ifadeyi kullanmıştır:

“İsrail, çevresinde güçlü ve bütünlüklü ulus devletler istemiyor.”

Barrack bu sözleri, bölgedeki güvenlik dengelerini ve İsrail’in stratejik önceliklerini tartışırken dile getirmiştir. Bu ifade, tek başına bir kanıt olarak değerlendirilmez ama İsrail’in güvenlik anlayışına dair bazı Batılı çevrelerde dile getirilen yaklaşımın açık bir özeti olarak görülür.

Bu değerlendirme, Büyük Ortadoğu Projesi’ne ilişkin eleştirel analizlerde sıkça dile getirilen bir görüşle birlikte okunur:

Bölgedeki büyük ve güçlü ulus devletlerin zayıflaması, İsrail açısından daha öngörülebilir ve yönetilebilir bir güvenlik ortamı oluşturur.

Bu noktada yapılan vurgu, bölgedeki ülkeleri zayıflatarak İsrail tarafından yönetilebilir hale getirmek için belirlenmiş bir plan olduğu iddiasına dayanmamaktadır. Bazı uzmanlar, bölgedeki gelişmelerle birlikte anlam kazanan bir güvenlik yaklaşımı olduğunu gözlemlediklerini ve bu sonuca vardıklarını bildirmektedir.


4. ABD’nin Küresel Rolü

11 Eylül saldırılarından sonra ABD dış politikasında güvenlik dili belirgin biçimde öne çıktı.

Ortadoğu bu dönemde:

  • terörle mücadele,
  • askeri üsler,
  • bölgesel ortaklıklar

başlıkları altında yeniden ele alındı.

Irak’ın kitle imha silahları gerekçesiyle işgal edilmesi ve bu silahların sonradan bulunamaması, bu sürecin en çok tartışılan örneklerinden biri oldu.

Bu nedenle BOP, bazı analizlerde ABD’nin küresel konumunu güçlendirme çabasının bir parçası olarak yorumlanır.


5. Toplumsal Dönüşüm Söylemi

BOP’un resmî belgelerinde demokrasi, kadın hakları ve sivil toplum önemli yer tutar.

Ancak eleştirel değerlendirmelerde şu soru sıkça sorulur:

Bu söylemler sahada ne kadar karşılık buldu?

Bazı yorumcular, bu kavramların yerel ihtiyaçlardan çok dış politika hedefleriyle birlikte kullanıldığını düşünür. Bu görüşler, uygulama sonuçlarına bakılarak yapılan değerlendirmelerdir.


Kısa Bir Özet

Resmî söylemlerde öne çıkanlar:

  • demokrasi
  • kalkınma
  • kadın hakları
  • terörle mücadele

Eleştirel analizlerde öne çıkan değerlendirmeler:

  • enerji yolları ve kaynaklar
  • siyasi sınırların değişimi
  • İsrail’in güvenliği
  • ABD’nin küresel rolü

Bu iki anlatı arasındaki fark, BOP’un neden hâlâ tartışıldığını açıklar.


Sonuç

Afganistan, Irak ve Arap Baharı sürecinde yaşananlar, BOP’un etkilerinin tek yönlü olmadığını gösterdi.
Birçok ülkede istikrar yerine belirsizlik öne çıktı.

Bu nedenle BOP, bugün hâlâ farklı açılardan değerlendiriliyor.

Bazı uzmanlar, bu tartışmaların önümüzdeki dönemde İran ve Türkiye ekseninde daha da yoğunlaşacağını öngörüyor. Bu, bir kesinlik değil; sürece dair bir değerlendirmedir.


Kaynaklar

  • Brookings Institution – The Greater Middle East Initiative (2004)
  • U.S. Senate – Hearing on the Greater Middle East Initiative (2004)
  • Ralph Peters – Blood Borders, Armed Forces Journal (2006)
  • Institute for Social Policy and Understanding (2004)
  • Voice of America – G8 and the Broader Middle East Initiative (2004)